Sabah İzmir’deki Doktordan randevu saatinin diğer güne alındığını öğrendiğimizde, gün boyu apar topar hazırlanıp, gece saat 22:00 gibi Ankara’dan İzmir’e doğru yola çıktık. Arabayı yaşlıca olan şoförüm kullanıyordu, yanında karım. Arkada solda gelinim, yanında yani ortada kaynanam, en sağda da 16 yaşındaki üvey kızım Sinem ve ben. Doktordan sonra yazlığa gitmeye niyetlendiğimizden, Sinem’le kucak kucağa idik. Kaynanam, arkada, ortada oturmayı sever. Hem yolu görüyor, hem ayakları rahat ediyormuş. Hanım, uzun yolda şoför uyumasın diye ve arkada dört kişi oturmaktan kurtulmak için önde. Sinem’le ben zaten oldum olası iyi uyuşup anlaştığımız için, biz de memnun olarak arkada, sağda yerimizi kabullendik.
Polatlı’yı geçip, Sivrihisar’a doğru yol aldığımızda, karım, gelinim ve kaynanam çoktan horlamaya başlamışlardı bile. Sinem şoförle ordan burdan saçma sapan konuşuyor, el kol hareketleri yetmezmiş gibi kucağımda da hop oturup hop kalkıyor, bir o yana bir bu yana, kendini bir sağıma bir soluma, bir ayaklarımın arasına yerleştiriyordu. Ben de farkında olmadan ellerim belinde, göbeğinde ona yardımcı oluyor, rahat etmesi için çaba harcıyordum. Aynı zamanda (Ne yapıyor bu kız? dememe kalmadı), sikimin kabarıp, sıkışıp beni rahatsız ettiğini fark ettiğimde, Sinem de bir anda sessiz kalıp, götünü iyice sikime bastırmaya başladı.
O zamana kadar aklımdan geçmeyen bir sürü düşünceler, görüntüler birbiri peşine beynime yığılmaya başladı. Şimdi, üvey kızım Sinem kucağımda kendisini bana ittirir, yaslarken ister istemez bir sürü duygular uyandı. İlk aklıma gelen, Sinem’in amcığı, bir de götü oldu.
Kaynanam uyanmasın diye, sol elimle Sinem’in belinden kavrayıp, biraz yukarı alıp, sağ elimle de pantolonumun içinden sikimi sıkıştığı yerden kurtarıp, göbeğime yaslatıp rahatlamıştım. Sinem, güya şoförle konuşmak için öne eğilip, sikimi götünün arasına denk getirdi. Üstünde, pek de uzun olmayan, etek vardı. Pantolon giymemişti. Yola çıkmadan kimin nerede oturacağı tartışılmıştı. Kerata, tahmin ediyorum, bütün bunları hesaplamış, özellikle pantolon giymemişti. Böyle düşününce, daha bir heyecanlanıp, sikim daha bir sertleşti. Sinem de artık çekinmeden götüyle iyice sikime baskı yapmaya, götünü sikime sürtmeye başladı. Ben, Sinem’in bu hareketleri bilinçsizce yaptığını düşünürken, o andan itibaren kasıtlı yaptığını ve zevk aldığını anladım. Sinem üvey kızım, ama benimkisi de nefis yani! Üstelik ikimiz de zevk alıyorduk bundan, aramızda hiç konuşmadan, ikimiz de bundan fazlasını istiyorduk …
Uzun süre nefsimle mücadele ettikten sonra, nefsime yenildim ve daha ileriye gitmeye karar verdim. Sinemi sol elimle belinden kavrayıp, yukarı kaldırdım, pantolonumun fermuarını indirdim, zor da olsa sikimi dışarı aldım. Bu arada Sinem benim zorlamama meydan vermeden kendini yukarı çekip bekliyordu. Eteğini kaldırıp külodunu aşağıya sıyırdım. Üvey kızımın küçücük göt deliği ve hemen atında bir çizgi gibi birleşmiş amcık dudakları, sikimin bir karış yukarısında bütün ihtişamı ile duruyordu. Baktım ağzımda tükürük kalmamış, çok heyecanlanmışım. Avucumu Sinem’in ağzına uzattım, kulağına fısıldayarak, “Bolca tükür avucuma!” dedim. Hem sikimi, hem onun göt deliğini iyice ıslattım. “Yavaş!” dedim, yavaş yavaş sikimin başını götünün deliğine denk getirip, Simem’i oturtmaya başladım. Bir süre sonra kendisi küçük küçük zorlamalar, bastırmalarla, acısını ayarlayarak sikimin başına oturmaya başladı. Bu arada yine saçma sapan konuşuyor, zırvalıyordu ama, garip kaçmıyordu. Şöyle bir etrafa göz attım, her şey yolunda gibi görünüyordu. Gelinim, kaynanam ve karım uyuyorlardı. Şoför de zaten hem yolla hem Sinem’in çenesiyle meşguldü.
Ben Sinem’den daha çok zorlanıyordum. Her an patlayabilirdim. Zamansız gelmemek, boşalmamak için kendimi epeyi zorladım. Hatta bir ara ödenmemiş çekleri borçları düşünerek kendimi tutmayı, boşalmamayı becerdim. Sinem halen küçük küçük bastırmalarla başını içine almaya çalışıyordu. Heyecandan tükürüğüm nasıl yok olduysa, şimdi de bir anda ağzımın suları dolmaya taşmaya başladı. Hemen tekrar bolca Sinem’in götünü ve sikimi ıslattım. Belinden hafif hafif bastırmalarla ona yardımcı oluyordum. Sinem Şöföre durmadan masal anlatıyor, anlattıklarını da seslendiriyor, “Oooovvv…, Ahhhhh…” gibi sesler çıkarıyordu. Bir ara kuvvetlice “Ahhh!” çekip, başını içine almayı başardı. Bu arada gelin ve kaynanam uyandı tabii. Ne oluyor der gibisinden bakındılar. Sinem hemen, “Masal anlatıyorum Anneanne!” dedi. Gelinimle kaynanam yeniden uyumaya koyulunca, Sinem başladı sikimi kaydıra kaydıra götüne almaya. Köküne kadar oturduğunda, sanki anlattığı masalın Ohhhh’larını anlatır gibi derin bir “Oooohhh!” çekti. Doğrusu şaşırdım kızın bu oyunculuğuna.
Ben sırtımı arkaya vermiş, sikim dibine kadar üvey kızımın götünün içinde, öylece oturuyorum, bir elimi eteğinin altından amına atmışım, klitorisini okşuyorum. Sinem çok küçük hareketlerle, aşağı yukarı inip çıkmaya başladı. Bu arada biz de neredeyse Afyon’a geldik geleceğiz. Gerçi var daha biraz ama, alışkanlık, durup çay molası v.s. vereceğiz. Ben de alttan hafif hafif pompalamaya başladım. Sinem iyice alıştı, inip çıkmaya başladı sikimin üstünde. Ben artık kendimi koyverdim, ne olacaksa olsun deyip, Sinem’in belinden göbeğinden sarılıp onu üstümde at gibi hoplatmaya başladım. Bir anda şiştim ve patladım. O da aşağı yukarı aynı zamanlarda sarsılıp kasılmaya başladı ve elime boşalarak rahatlayıp durdu. Uzunca bir süre öylece bekledik. Benimki yavaş yavaş götünün içinde inmeye, küçülmeye başladı. Sinem kendini kurtarıp, külodunu çekti. Ben de sikimi pantolonumun içine, yerine oturtabildim.
Tam da bu durumda gelinim kaynanamın arkasından elini uzatıp, omzumu dürterek, bana, ‘Seni seni!’ der gibi işaret parmağıyla işaret yapmaz mı! ‘Anlamadım, ne diyorsun?’ der gibilerden göz kırptım. O da ne? Gelinim iki parmağının arasından baş parmağını geçirip (çomak işareti yapıp), yumruğunu yüzüme doğru sallamaz mı? Başımdan kaynar sular döküldü. Gelinim anlamıştı durumu. Nasıl anladı, gördü mü, görmedi mi, bilmiyorum ama, olanın bitenin farkındaydı. Ben de hemen işaret parmağımı dudaklarıma götürüp ‘Sus, aman kimse duymasın!’ anlamında işaret ettim. Gelinim başını salladı, ‘Merak etme!’ der gibilerden. Ama, eliyle kendisini göstererek avucunun içiyle de memelerine doğru işaret etti. Anlamıştım, demek gelinim de istiyordu! Vay orospu vay dedim içimden. Güldüm, göz kırptım, başımla onayladım. Gelinim de güldü, dudaklarını diliyle yaladı, bakıştık, anlaştık. Üvey kızım kucağımda, gelinim de kaynanamın arkasından elini uzatmış, çaktırmadan ensemi boynumu, saçlarımı ve kulak mememi okşayarak, Afyon’a kadar geldik.
Afyon’da mola verdiğimizde herkes hemen tuvaletlere seğirtti. Ben tuvalette külodumu çıkardım, cebime koydum. Temizlendim. Millete yiyecek içecek bir şeyler ısmarladım. Bir çay içip, şöyle biraz ayaklarımı rahatlatacağımı, yürüyeceğimi söyledim. Gelinim hemen, “Ben de geliyorum baba!” dedi. Aslında üvey kızım gelmek istiyordu o yürüyüşe, ama gelinim erken davranmıştı. Gelinimle dışarı çıktık. Tesisin ışığının aydınlatamadığı koyu karanlık bir köşeye doğru yürüdük. Hiçbir şey konuşmadan hemen gelinimin beline sarılıp, kendime çekip, dudaklarını ağzımla kapattım. Dilim ağzının içinde yılan gibi kıvrılıyordu. Gelinim kendisini toparlayamadan inlemeye, kıvranmaya başladı. Gelinim de aç kurtlar gibi öpüşlerime karşılık veriyordu. Fermuarımı açtım, sikimi çıkardım, “Seni de götünden sikeceğim, alabilecek misin bakalım, benim güzel gelinim?” dedim. Gelinimin, “Hiç durma, o orospu kızını nasıl siktiysen beni de hemen şimdi götümden sik!” diye sokak ağzıyla argo konuşması beni iyice alevlendirdi. “Al, nasıl istiyorsan kendine göre hazırla bakalım!” dedim. Daha o sikimi eline alıp ağzına sokmadan kazık gibi oluverdim. “Hadi bakalım orospu, iyice bir yağla tükürüklerinle, yoksa senin o götünü kuru kuru bağırta bağırta sikerim!” dedim. Sikimi ağzına alıp iyice hazırladı.
Gelinimi domalttım, eteğini beline toplayıp, külodunu indirdim. El yordamıyla götünün deliğini bulup, sikimi deliğin ağzına yerleştirdim, belinden kendime çekerken yüklenmemle başı içine girmişti. Gelinimin ağzından “Iıhhh!” diye sessiz bir çığlık çıktı. Biraz bekleyip iyice yüklendim. Gelinim de hepsini içine almıştı artık. “Al bakalım benim orospu gelinim, çok mu merak ettin babanın yarağını, ye bakalım!” diyerek sikiyordum gelinimin götünü. Gelinim de, “Buldun buz gibi götü, sik bakalım. İlk> sen bakıyorsun tadına, nasıl beğendin mi götümü?” diye sordu. “Harika götün varmış!” diyerek pompalamaya devam ediyordum. Gelinim inleyerek, “Amıma da sok, bir amımdam bir götümden sik beni!” diye kıvranıyordu. “Sen neymişsin yavrum benim, yoksa oğlan yetmiyor mu, beceremiyor mu seni, iyi sikemiyor mu?” dedim. Gelinim de, “Önce bir kaldırabiliyor mu diye sorsana! Kalkmayan sikle beni nasıl siksin?” dedi. “Vay benim aç gelinim vay, bundan sonra seni de ben doyururum, merak etme!” derken götüne giriş çıkışlarım hızlanmış, yarağım iyice şişmiş, patladım patlayacağım.
Gelinimin götünden çıkarıp amına soktum. Birkaç Git Geld’en sonra ben çeşme gibi amına boşalırken, gelinim de aynı anda sarsılarak, kıvranarak boşalmaya başladı. Sikimi amından çıkardığımda hemen döndü ve ağzına aldı, bir güzel yaladı temizledi. Dudakları dudaklarımı bulduğunda diliyle sanki ağzımı sikiyordu. “Doymadın değil mi orospu gelinim benim?” dedim. “Doymadım tabii!” dedi. “Merak etme güzelim, yazlıkta seni doyuracam, şimdi fazla gecikmeden bizimkilerin yanına gidelim hemen!” dedim. Giderken gelinim, “Oh ne güzel, İzmir’e kadar yine Sinem’i sikeceksin!” dedi. “Çeşme miyim ben? Zor biraz!” dedim. Gelinim de, “Var mısın iddiaya, sen istemesen bile Sinem seni uyandırır ve kendini siktirir sana. O ne orospu o, bilmezmiyim! Bulmuş böyle bir fırsat, kaçırır mı orospu? Keşke Sinem’le ben yer değiştirebilsem!” dedi. “Vay azgın gelinim, merak etme ileride seninle güzel sikişmelerimiz olacak!” deyip yatıştırmaya çalıştım gelinimi.
Yanlarına vardığımızda bizimkiler yemeklerini daha yeni bitirmişler, şoförle birlikte alış verişe çıktılar. Bu arada ben de ayaküstü duble porsiyon kaymaklı ekmek kadayıfını bir güzel mideme indirdim. Yetinmedim, böyle durumlar için hep yanımda bulundurduğum o meşhur güçlendirici haplardan hemen bir tane yuttum.
Arabaya yine aynı nizamda oturarak yola koyulduk. Herkes molanın verdiği uyanıklıkla, şarkılar vs. söyleyerek neşeli bir şekilde yol aldık. Kısa bir süre sonra karımla kaynanam yine horlamaya başladılar. Ama bu kez gelinim uyanıktı. Ara sıra göz göze geliyor, gözlerimizle sanki sevişiyorduk. Sinem kucağımda etrafa şöyle bir göz attıktan sonra elini eteğinin altından uzatıp sikimi bir yokladı. Fermuarım açıktı. Fark etti, elini soktu, külodumun olmadığını anladı, eliyle sikimi bulup, başladı oynamaya. Ben de eteğinin altına elimi uzattığımda onun da (molada, tuvalette) külodunu çıkardığını anladım. Baba kız külotsuzduk. Elimle amcığını karıştırmaya, sıvazlamaya, okşamaya başladım. Sikimi çıkarıp, bacaklarının arasına aldı, amcığına badana yapıyor, fırça çekiyordu. Benim sikim de kıvama gelmişti yine. Kulağına eğilip, “Sakın önden içine alma!” dedim. Duydu mu, duymadı mı, anladı mı, anlamadı mı bilmiyorum ama, sanki atına binmiş de, üzerinde rahvan gidiyormuş gibi tempolu bir ritmle boyuna fırça çekiyordu.
Şeytana pabucunu ters giydirir benim bu üvey kızım olacak orospu, elini ayağımın dibinde duran çantasına atıp, (demin Marketten alışveriş yaparlarken kimseye sezdirmeden almış olduğu) bebe yağını çıkardı verdi bana ve avucunu açtı! Avucuna biraz bebe yağı döktüm, götünün o şahane kara deliğini bir güzel yağladı. Sonra elinde kalan yağı da sikime sıvazlayarak sürdü. Bebeyağını çantasına geri koydum ve sikimi elimle götünün deliğine ayarlayıp yavaş yavaş sikimin üzerine oturtmaya başladım. O da kendini bastırarak, ilk sefere göre daha kolay ve kaygan bir şekilde hepsini içine aldı. Yine derin bir “Ohhhh!” çekti ama bu seferki sessizdi. O sırada gelinime baktım, eliyle zafer işareti yapıyordu, göz kırptım ve gülümsedim. Sinem yavaş tempo ile kalkıp oturarak yarağımı götünün içinde milim milim hissetmek ister gibi inip çıkıyordu. Artık öyle hemen boşalmazdım, boşalacağımı boşaltmıştım zaten. Şimdi üvey kızımın o şahane götünün, ben de milim milim tadına varıyor, keyfini çıkarıyordum.
Benim, bir şeyden anlamaz zannettiğim üvey kızım sanki kırk yıllık siktirici gibi, değme orospulara taş çıkartıyordu. Taa sikimin başına, şapkasına kadar götünden çıkarıyor, sonra tadını ala ala dibine kadar içine alıyor, alırken de büzüğünü sıkıp sıkıp gevşeterek beni delirtiyordu.
Gelinim kendisini arkaya vermiş, gözleri kapalı, eli önünde, büyük ihtimalle masturbasyon yapıyor, kendi kendini tatmin ediyordu. Sinem sikimi götünden çıkararak tekrar bacaklarının arasına alıp, badana fırçaya devam ediyordu. Ben zevklerin birinden öbürüne geçiyordum, elimin biri amcığında, öbürü memelerinde, hafif hafif yoğuruyorum. Sinem dayanamayarak, kendisini ve başını geriye atarak dudaklarını dudaklarıma doğru uzatmaya çalıştı. Artık film kopmuştu, o hokka dudaklarını dilimle aralayarak ağzının içinde dilleşmeye başladık. Bir yandan kaynanam uyanmasın, bir yandan aman şoför bir şey fark etmesin diye kendimi kontrol ederken, Sinem’in neler yaptığının farkında olmadım. Biz öpüşür, dilleşirken, bir anda sıcacık, daracık bir kuyuya girdiğimi, kaydığımı fark ettim. Anladığımda iş işten geçmişti. Üvey kızım kendisini bana bozdurtmuştu. Artık kadındı!
Kulağına, “Na’ptın sen?” diye sessizce ve biraz da kızgınlıkla fısıldadığımda, “Karışma bana!” diyerek, az önce götüne aldığı gibi, şimdi de yavaş yavaş oturup kalka kalka, amcığına alıyordu. Kendisini iyice öne alarak, yediğinin tadını çıkarmaya çalışır gibi temposunu ayarlayarak yarağımın üstünde gidip gelmelere başladı. İçinde ilk kez duyumsadığı aletle sanki müzik çalıyor, raks ediyordu. Ama, tüm bunları az hareket, çok yoğun hissetmelerle yaptığı için daha fazla dayanamayarak, sessiz kalmaya çalışarak, bitmek bilmez kramplar halinde amından ilk orgazmını yaşıyordu.
Ben cebimden külodumu çıkardım, sikimin ve Sinem’in amının sularını ve kanlarını sildim tekrar cebime koydum. O da çantasından pedlerini aldı, bir kez de kendisi sildi, temizledi. Sonra sağ bacağıma oturarak, sırtı kapıya doğru, bana yan dönüp sol kolunu boynuma attı, ben de belinden sardım, başı omzumda, uyuyan baba kız tablosu olduk. Beni sik halen kazık gibi meydanda, gelin eğilip (ağzının suyu akarak) bakıyor, Sinem elini atmış sıvazlıyor, ağzı boynumda, dudaklarıyla küçük küçük, kulağımı boynumu gıdıklıyor, öpüyor, dilliyor. “Yapma, uyu artık!” diyorum, “Canavar uyanık ama!” diyor, devam ediyor. Hep fısıl fısıl sessiz konuştuğumuzdan, o da ayrı bir heyecan ve haz veriyordu. Sinem’e, “Gelin biliyor, fark etti!” dedim. O da, “Biliyorum, ben de epey zamandır farkındayım, çok da hoşuma gidiyor aslında onun bizi izlemesi!” demez mi! Vay orospular vay, ben de kendimi uyanık, cingöz biri sanırdım güya. Gelin de, kız da çoktan Üsküdar’ı geçmişler de haberim yok.
“Hadi toparlanalım artık, dinlenelim biraz!” dedim. Ama Sinem sikimi sıvazlamaya devam ederek kulağıma, “Tamam toparlanacam, fakat önce son birkez amımdan sikeceksin ve içime boşalacaksın!” diye tehditkar bir şekilde emrivaki yaptı. (Vay anasını, ya ben şimdi bugün böyle orospu yaptım bu kızı, ya da zaten iyice kaşarmış! deyip) tekrar Sinem’i kucağıma oturttum. Anında amına aldı orospu. Çok değişik duygular heyecanlar gidip gelmeler arasında artık ben de dayanamadım, 15-20 dakika Git-Gel’den sonra amının içine çeşme gibi akmaya başladım. Boşaldım ve rahatladım. Sinem, sikim içinde inene sönene kadar amıyla hareketlerine devam etti ve kendisi de orgazm olup boşaldı. Sonra yine çantasından aldığı pedleriyle temizlendi ve sikimi de bir güzel temizledi sildi, pantolonumun içine yerleştirdi.
İkimiz de toparlanarak, tekrar uyuyan Baba-Kız tablosuyla sabahın erken saatlerinde İzmir’e vardığımızda kafamda tek şey vardı: Çeşme’de yazlıkta, gelinim ve üvey kızımla yaşayacağım yeni maceralar…